| ||||||||||||
| ||||||||||||
| ||||||||||||
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın anlam ve önemi… 26 Ağustos günü Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün Kocatepe’den verdiği taarruz emriyle başlayan savaş, 30 Ağustos 1922’de kesin zaferle sona erdi. Topraklarımız düşman işgalinden kurtarıldı, şehitlerimizin kanlarıyla Türkiye’nin temellerini attı Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu. * * * Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün 26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe'den verdiği taarruz emri, genç Türkiye'nin özgürlük öncesi attığı son adımdı… Saat 04.30'da Türk topçusunun ateşiyle başlayan Büyük Taarruz, Mehmetçiğin süngü savaşıyla devam etti. Ve 30 Ağustos 1922'de savaş, Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlandı. Atatürk, Kurtuluş Savaşı ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun öyküsünü anlattığı Nutuk'ta Büyük Taarruz'dan ‘muazzam bir eser' diye söz eder: MUAZZAM BİR ESERDİR “Saygıdeğer Efendiler, Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamiyle yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya döken harekâtımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım. Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklâl düşüncesinin ölümsüz bir âbidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evlâdı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.” MODERN TÜRKİYE'YE DOĞRU Büyük Taarruz'un kesin zaferle sonuçlanmasının ardından Lozan'da Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atıldı. 29 Ekim 1923'te ise modern Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. 95 yıl önce bugün yaşananları Atatürk, Nutuk'ta şöyle anlattı: BEN GİTTİM AMA ONLAR… Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu. 31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriyle İzmir'e doğru yol alırken diğer birlikleriyle de düşmanın Eskişehir'in kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı. Doğrudan doğruya bana gönderilen bir telsiz telgrafta da İzmir'deki İtilaf Devletleri konsoloslarına benimle görüşmelerde bulunma yetkisinin verildiği bildirilerek, onlarla hangi gün ve nerede buluşabileceğim soruluyordu. AKDENİZ'E ULAŞTILAR Buna verdiğim cevapta da 9 Eylül 1922'de Kemalpaşa'da görüşebileceğimizi bildirmiştim. Gerçekten de söz verdiğim gün, ben Kemalpaşa'da bulundum. Fakat görüşme isteyenler orada değildi. Çünkü ordularımız, İzmir Rıhtımı'nda ilk verdiğim hedefe, Akdeniz'e ulaşmış bulunuyorlardı.'' Bu haber 2098 defa okunmuştur.
| |